Yanlış anlama da; anlamasan da olur...
image: Kim Berggren - realize
22 Aralık 2011 Perşembe
20 Aralık 2011 Salı
Tüketen Çin
Gelişmekte olan ülkelerin ithalat rakamlarının önümüzdeki bir kaç yıl içerisinde Gelişmiş Ülkelerin üzerine çıkacağını yazmış ekonomist, bir anlamda önümüzdeki dönemin neler üzerine kurulacağını söylemiş...
Önemli nokta! Çin gibi ülkelerin toplumlarının müşterileştirilmesi...
Gelecek yıllarda gelişmekte olan ülkelerin tüketim harcamalarının batılı şirketlerin yüzünü güldüreceğinden bahsedilmiş.
Ama bir saniye! üretimin yapıldığı yerler Çin gibi gelişmekte olan ülkeler değil miydi? :D.
Kesinlikle evet, daha önce de altını çizdiğimiz konular yeniden gündeme gelmiş oldu bu sayede, bahsi geçen şirketler her ne kadar Çin'de yer alıyor olsalar da bu onların Çin'li olduklarını göstermez! Daha önce de söylemiştik; Dünyadaki en karmaşık sistemlerden biri "Üretim Organizasyonudur". Çin bugüne kadar kendisine transfer edilen üretim organizasyonunun sadece işletmecisidir, tabi ki de bundan kazancı olacaktır, oldu, oluyor da!
Üretim organizasyonu, üretim araçları ve tesisleri neredeki iş gücünü kullanacaksa orada olur, bunun dışında orada olmaları için başka gerekçeler olsa da temel neden budur.
Çin'in kapasitesini bir şekilde doyurması gerek(her yıl milyonlarca iş yaratılması gibi!) ve Batılı güçlerin de borçlarını ödeme yollarını bulmaları(yani para kazanması). Gelişmiş ülkeler bugüne kadar pazar olmuş olsalar da bundan sonrası için daha büyük pazarlar gerekmektedir ki bu da yüzleri doğrudan Çin'e çevirmemize neden olmaktadır(her ne kadar birçok gelişmekte olan ülke olsa da en büyüğü bugün için Çin'dir!).
Çin artık kendi insanı için üretim yapmaya başlayacaktır, kendi insanı da üretilen malları batılı markalarla tüketecektir.Win-win prensibi bu olsa gerek.
Buraya kadar her şey güzel, ne var ki bu model Çin'i farklı noktalara götürecektir, Çin'in çözülmesine neden olacaktır! Çünkü tüketim; toplumu demokratikleşmeye iter! Daha doğrusu tüketimin gerektiği ölçüde olabilmesi için toplumun gevşemesi gerekir, beraberinde yaşam standartlarının artması, çalışma koşullarının ve ücretlerin artması gerekir(gelir artışı tüketim için de önemlidir!), sonrasında insan hakları gibi konular gündemde daha fazla yer alacaktır vs..
Bunlar olduktan sonra karşımıza çıkacak olan tablo; Yeni oluşan/oluşturulan aç pazarların daha fazla ve daha da ucuz üretime duyacağı ihtiyaç ve artık Çin'in bu ucuzluğu ve fazlalığı karşılayamayacak oluşudur!
Önemli nokta! Çin gibi ülkelerin toplumlarının müşterileştirilmesi...
Gelecek yıllarda gelişmekte olan ülkelerin tüketim harcamalarının batılı şirketlerin yüzünü güldüreceğinden bahsedilmiş.
Ama bir saniye! üretimin yapıldığı yerler Çin gibi gelişmekte olan ülkeler değil miydi? :D.
Kesinlikle evet, daha önce de altını çizdiğimiz konular yeniden gündeme gelmiş oldu bu sayede, bahsi geçen şirketler her ne kadar Çin'de yer alıyor olsalar da bu onların Çin'li olduklarını göstermez! Daha önce de söylemiştik; Dünyadaki en karmaşık sistemlerden biri "Üretim Organizasyonudur". Çin bugüne kadar kendisine transfer edilen üretim organizasyonunun sadece işletmecisidir, tabi ki de bundan kazancı olacaktır, oldu, oluyor da!
Üretim organizasyonu, üretim araçları ve tesisleri neredeki iş gücünü kullanacaksa orada olur, bunun dışında orada olmaları için başka gerekçeler olsa da temel neden budur.
Çin'in kapasitesini bir şekilde doyurması gerek(her yıl milyonlarca iş yaratılması gibi!) ve Batılı güçlerin de borçlarını ödeme yollarını bulmaları(yani para kazanması). Gelişmiş ülkeler bugüne kadar pazar olmuş olsalar da bundan sonrası için daha büyük pazarlar gerekmektedir ki bu da yüzleri doğrudan Çin'e çevirmemize neden olmaktadır(her ne kadar birçok gelişmekte olan ülke olsa da en büyüğü bugün için Çin'dir!).
Çin artık kendi insanı için üretim yapmaya başlayacaktır, kendi insanı da üretilen malları batılı markalarla tüketecektir.Win-win prensibi bu olsa gerek.
Buraya kadar her şey güzel, ne var ki bu model Çin'i farklı noktalara götürecektir, Çin'in çözülmesine neden olacaktır! Çünkü tüketim; toplumu demokratikleşmeye iter! Daha doğrusu tüketimin gerektiği ölçüde olabilmesi için toplumun gevşemesi gerekir, beraberinde yaşam standartlarının artması, çalışma koşullarının ve ücretlerin artması gerekir(gelir artışı tüketim için de önemlidir!), sonrasında insan hakları gibi konular gündemde daha fazla yer alacaktır vs..
Bunlar olduktan sonra karşımıza çıkacak olan tablo; Yeni oluşan/oluşturulan aç pazarların daha fazla ve daha da ucuz üretime duyacağı ihtiyaç ve artık Çin'in bu ucuzluğu ve fazlalığı karşılayamayacak oluşudur!
13 Aralık 2011 Salı
Yılbaşı hediyesi...
Yazıda gelir seviyesi ile yılbaşı hediyesine harcanan miktarlar verilmiş. Hollandalılar yıllık gelirlerinin %0,5'i oranında harcama yaparak cimriliklerini göstermiş oldular. Ukrayna %2'nin üzerinde bir harcamayla Güney Afrika'dan sonra en cömert ülke olmuş. Amerikalılarsa %2'ye yaklaşan harcamaları ile gözüme girdiler, cömert elemanlar sizi gidi :).
8 Aralık 2011 Perşembe
Kölelik...
insan olmak...
Bu kadar çelişkinin ve haksızlığın olduğu dünyada, her yeni gün hiçbir şey yokmuş gibi yaşayabiliyor oluşumuz, sanırım insan olmamızdan...
image: Jason Jagel - being human
İş organizasyonu hakkında
İş yapma konusunda ciddi bir biçimde organize olamamış olduğumuz bir gerçektir. Bunun birçok temel nedeni vardır, bu nedenlerden çok; var olan durum hakkında ve bu sistematiksizlik sonucunda ortaya çıkan duruma ilişkin gözlemlerimi belirtmek istiyorum.
İşi daha çok günübirlik ele alıyor oluşumuz.
Bir ya da daha çok nedenden ötürü çalışan çoğunluğun büyük bir kesimi işi o gün içinde bir şeyleri halletme olarak ele alıyor. İşi; hayatının bir parçası haline getirebilmiş insan sayısı çok çok az.
Mesleki kariyer
Kariyer konusu neredeyse çok çok az düşünülüyor; öncelik öyle ya da böyle bir işte çalışmak. Her ne kadar zamanla kendimizi tanıyarak iş değişikliği yapıyor olsak da bunun kariyere dönüşmesi oldukça sınırlı, çünkü uzmanlaşacak işlerin ortaya çıkması zor. Çalışılan işlerdeki ünvanların da ciddiyetten yoksun oluşu elbette ki işin cabası.
Ürün odaklı iş yapan işletme azlığı
Genel anlamda işletmelerin proje tabanlı işler yapıyor oluşları hem şirket için hem de çalışanları için ilerlemenin önündeki engellerden temelidir diyebilirim. Bu durum işletmeler içinde sadece yönetimsel kariyerlerin oluşmasına neden olmaktadır. Burada bahsettiğimiz yönetimsel kariyer de kesinlikle ileri seviyede yönetim filan değildir, aksine işletmenin projelerini arttırması ile birlikte artan insan kaynağının yeni sorumlularla yönetilmesi.
İşletmelerin ürün odaklı olmayışları sonucunda hemen hemen her konuda inovasyon yapılmasının önü tıkanmış oluyor, çünkü proje yapan işletme de çalışan gibi iş yetiştirme üzerinden iş yapmaktadır, hiç bir zaman ayrı hedefleri ve bu hedeflerin getirdiği inovasyon potansiyelini taşımamaktadır.
Peki bunlar nelere neden oluyor?:
Çalışan nezdinde iş tatminsizliği ve nitelik kaybı.
Yeni iş gücü açısından işletmenin çekiciliğinin azalması.
Niş ve teknik konularda uzmanların yetişemiyor oluşu: Uzmanlıklar oldukça sınırlı araçların idare edilmesi ve kullanılması şeklinde kalmaktadır.
Son söz:
Nasıl daha iyi iş organizasyonlarına sahip olacağımıza ilişkin sorunun cevabı ise gerçek anlamda zor ve karışıktır; birden çok faktörün etkileşimini göz önüne alan sosyo-ekonomik araştırmalar gerektirir.
İşi daha çok günübirlik ele alıyor oluşumuz.
Bir ya da daha çok nedenden ötürü çalışan çoğunluğun büyük bir kesimi işi o gün içinde bir şeyleri halletme olarak ele alıyor. İşi; hayatının bir parçası haline getirebilmiş insan sayısı çok çok az.
Mesleki kariyer
Kariyer konusu neredeyse çok çok az düşünülüyor; öncelik öyle ya da böyle bir işte çalışmak. Her ne kadar zamanla kendimizi tanıyarak iş değişikliği yapıyor olsak da bunun kariyere dönüşmesi oldukça sınırlı, çünkü uzmanlaşacak işlerin ortaya çıkması zor. Çalışılan işlerdeki ünvanların da ciddiyetten yoksun oluşu elbette ki işin cabası.
Ürün odaklı iş yapan işletme azlığı
Genel anlamda işletmelerin proje tabanlı işler yapıyor oluşları hem şirket için hem de çalışanları için ilerlemenin önündeki engellerden temelidir diyebilirim. Bu durum işletmeler içinde sadece yönetimsel kariyerlerin oluşmasına neden olmaktadır. Burada bahsettiğimiz yönetimsel kariyer de kesinlikle ileri seviyede yönetim filan değildir, aksine işletmenin projelerini arttırması ile birlikte artan insan kaynağının yeni sorumlularla yönetilmesi.
İşletmelerin ürün odaklı olmayışları sonucunda hemen hemen her konuda inovasyon yapılmasının önü tıkanmış oluyor, çünkü proje yapan işletme de çalışan gibi iş yetiştirme üzerinden iş yapmaktadır, hiç bir zaman ayrı hedefleri ve bu hedeflerin getirdiği inovasyon potansiyelini taşımamaktadır.
Peki bunlar nelere neden oluyor?:
Çalışan nezdinde iş tatminsizliği ve nitelik kaybı.
Yeni iş gücü açısından işletmenin çekiciliğinin azalması.
Niş ve teknik konularda uzmanların yetişemiyor oluşu: Uzmanlıklar oldukça sınırlı araçların idare edilmesi ve kullanılması şeklinde kalmaktadır.
Son söz:
Nasıl daha iyi iş organizasyonlarına sahip olacağımıza ilişkin sorunun cevabı ise gerçek anlamda zor ve karışıktır; birden çok faktörün etkileşimini göz önüne alan sosyo-ekonomik araştırmalar gerektirir.
5 Aralık 2011 Pazartesi
Çin & Rusya
Çin gerçek bir hasım olarak bu iki gücün hedefinde mi yer alacak?
Rusya'nın yanı başında Çin gibi bir gücü isteyeceğini düşünmek saflık olsa gerek. Çin ile birbirlerinden belli konularda faydalansalar da Çin'in büyümesi noktasında USA ve USA müttefikleri ile sınırsız bir biçimde ittifak içinde olacaktır.
Rusya'nın yanı başında Çin gibi bir gücü isteyeceğini düşünmek saflık olsa gerek. Çin ile birbirlerinden belli konularda faydalansalar da Çin'in büyümesi noktasında USA ve USA müttefikleri ile sınırsız bir biçimde ittifak içinde olacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)